Artık tamamen yeni bloğumda yazıyorum
Bunun için aşağıdaki linki tıklayın lütfen :)
http://elcininyeri.blogspot.com/
SON YAZIM...http://elcininyeri.blogspot.com/
Gönderen ELÇİN zaman: Perşembe, Ocak 08, 2009 2 yorum
1.YIL , SEVGİLİ DOSTUM EDA SUNER VE HER ŞEYİN BAŞLANGICI BU RESİM :)
Arkadaşımla aramızdaki bir espriden dolayı nette pembe panjurlu ev resmi aramaya başladım 1 sene önce Kasım ayında.Hatta daha önceki yazılarımda bahsettiğim sağlık açısından çok zor bir süreçten geçiyordum.Ankaraya ailemin yanına gitmiştim ve nette uzandığım yerden resim arıyordum.Ve tam aradığım bir resimdi.Sonra bulduğum site dikkatimi çekti.Resmi bir kenara koyup siteyi okumaya başladım.
Profil resmi çok hoşuma gitti.İçten bir gülümseme ile bir davette çekilmiş bir resim...içimi ısıtan ve doğru adreste olduğumu hissettiren bir resimdi
Sonra Eda nın sevgili eşi Ömer'e doğum günü için yazdığı yazıyı okudum.Bittiğinde yüzümde bir tebessümle birlikte gözlerimden yaşlar akıyordu.Tekrar tekrar okudum.Ancak bu kadar güzel anlatılırdı bir eşe duyulan aşk ve saygı...Allah nazarlardan saklasın.Arada bazen umudumu kaybettiğim zamanlarda yeniden güçlenmek adına okuduğum başucu yazılarındandı benim için ...Hatta anneme bile okuttum o gün .Tüm siteyi bir kaç saat içinde hatmettim :)
Her gün takip etmeye başladım sevgili Edayı.Ben takip ettiğim bloglarda yeni yazıları mutlaka okurum ama her yazılana yorum yazmayı sevmiyorum.Ama mutlaka okurum takip ederim o kişiyi...bir süre sonra mailleşmeye başladık...sonra telefonda konuşmalar başladı zuzumla :)
Ve bir gün bende bloğ açmak istiyorum diye düşünmeye başladım.Eda bu konuda teşvik etti beni.Tam 1 yıl olmuş bugün bu bloğu açalı.
Beni yüreklendiren , her zaman desteğini , güleryüzünü ,emeğini , yüreğini ve en önemlisi deli dolu enerjisini benden 1 gün olsun esirgemeyen bir yürek Eda SunerNe kadar teşekkür etsem azdır bu konuda.Başını çok şişirdim sorularımla :)
Sonra onunla bloğ arkadaşlığından öte güzel bir dostluğa adım attık.
Birbirimizin en zor zamanlarında hep birbirimizin yanında olduk.biliyoruz ki tek bir telefonla biribirimizin yanındayız...
Bencilce davranmamanın , herkesin veya her şeyin hakkını adaletle vermenin , yüreğini , emeğini desteğini sınırsız paylaşmanın karşılığı Eda ...Bu sınırsız paylaşmanın karşılığını o güzel yüreği ile çok güzel alıyor
Bu 1 senede iyi veya kötü tüm olaylarda destek olduk birbirimize.Bir sürü delilik yaptık :)
Bir aile olduk
İyiki seni tanıdım Edacım , iyiki bloğ açmam için destek verdin , bu bloğ sayesinde bir çok güzel yürekle tanıştım.
Beni okuyan , zor zamanlarda bana yorumlar veya maillerle destek olan tüm bloğdaş arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.Birbirimizi görmesek bile belki en yakınımızda olan kişilerden bile görmediğimiz desteği verdik birbirimize.
Her şey için teşekkür ederim destek olan herkese :)
Gönderen ELÇİN zaman: Salı, Ocak 06, 2009 3 yorum
BENİ BU AĞRI ÖLDÜRECEK :(
Günlerdir çektiğim ağrı artık dayanılmaz oldu.aldığım ilaç ve sürdüğüm merhem yetmedi.bugün en iyisi dr git dedim elçin
.röntgen istedi dr .belki çatlak olabilir diye .röntgen çekilen yere indim.zor bela o masaya yattım.çekildi yukarı dr un odasına çıktım.dr un ekranına görüntüyü yolladılar.meğerse net çekmemişler.dr kusura bakmayın ama tekrar çekilmesi gerek o arkadaşlar adına özür dilerim dedi.ben içimden sakin ol elçin diyorum ama ayakta zor duruyorum.
indim aşağı nerden kaynaklanıyor bu sorun dedim.çeken kız bana dr un ekranı eski model bizimki biraz daha ileri olduğu için biz ekranda net görüyoruz o net görmüyor dedi !!!!!!!!!
içimden tebrik ederim güya özel hastanesiniz ama bir işe yaramıyorsunuz dedim.tekrar o masaya yat tekrar çekildi.bu sefer başka biri çekti.biraz bekleyin bir daha sizi yormayalım eğer net çıkmamışsa gene çekelim dedi...içimden allahımm sabır dedim
aradan 10 dk geçti ben hala bekliyorum o pozisyonda .en sonunda bağırdım anlaşılan beni burda unuttunuz diye ! ben unutulacak kadınmıyım yahu:)
neyse çıktım yukarı dr a 96 senesinde düştüğümü ve kuyruk sokumunda hafif eğrilik olduğunu söyledim.filme baktı eğrilik düzelmiş ilginç dedi.
zaten nerde tuaflık var beni bulur :) allahımm sana geliyorum
ilaçlarla birlikte 1 ay oturacağım simit verdi.artık nur topu gibi simidim var :)
artık yeni adresime taşındım.ve şablon çalışması sırasında istemeden bazı arkadaşlarımın yorumları silinmiş.çok üzüldüm.lütfen kusura bakmasınlar istemeden oldu.
http://elcininyeri.blogspot.com/
yattığım yerden ancak bu kadar dayanabildim.en iyisi ben uzanayım.dayanamıyorum
Gönderen ELÇİN zaman: Pazartesi, Ocak 05, 2009 3 yorum
2009 BENİM İÇİN KÖTÜ BAŞLADI :(
Gönderen ELÇİN zaman: Cuma, Ocak 02, 2009 10 yorum
YENİ ADRESİM http://elcininyeri.blogspot.com/...MUTLU YILLAR :)
Yeni yılla birlikte yeni bir adrese taşınıyorum.http://elcininyeri.blogspot.com/
Şablon çalışması sırasında takip ettiğim arkadaşlarımın linkleri istemeden silindi.Hemen linklerini ekliyorum ama eğer hatırlayamadıklarım olursa lütfen bana mail atarlarsa sevinirim .
http://elcininyeri.blogspot.com/
MUTLU SAĞLIKLI VE BOL PARALI YILLAR DİLİYORUM HERKESE :)
Gönderen ELÇİN zaman: Salı, Aralık 30, 2008 1 yorum
YAKINDA YENİ ŞABLONUMLA KARŞINIZDA OLACAĞIM :)
Arkadaşlar bloğumda yeni şablon çalışması olduğu için izlediğim arkadaşlarımın linkleri silindi.Yakında yeni şablonumla karşınızda olacağım :)
Gönderen ELÇİN zaman: Cumartesi, Aralık 27, 2008 0 yorum
CRAFT WOMAN ' IM ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM :) ALTIN YALDIZLI ÇERÇEVE
Gönderen ELÇİN zaman: Çarşamba, Aralık 24, 2008 4 yorum
Etiketler: Ahşap boyama
ŞEKER PASTA BANU ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM :) İYİKİ DOĞDUN GAMZECİM :)
Ve benim aklıma ilk gelen Şeker Pasta sevgili Banu oldu.http://pastayapiyorum.blogspot.com/
Gönderen ELÇİN zaman: Pazartesi, Aralık 22, 2008 5 yorum
Etiketler: Doğum günü
GÜZEL HABERLERLE GELMEK İSTİYORUM...
Güzel haberlerle gelmek istiyorum bir sonraki yazımda...
Gönderen ELÇİN zaman: Salı, Aralık 16, 2008 11 yorum
Etiketler: hayat
BAYRAM,MEHMETÇİK VAKFI,LÖSEV
Gönderen ELÇİN zaman: Cuma, Aralık 05, 2008 11 yorum
AŞK...
LÜTFEN SESLİ İZLEYİN
Gönderen ELÇİN zaman: Çarşamba, Aralık 03, 2008 4 yorum
Etiketler: hayat
KARSIMIZA ERKEN CIKMIS INSANLARI YOLUN DISINA SÜRERKEN
KATIYORMUSUNUZ?
HAYAT HER ZAMAN CÖMERT DAVRANMAZ BİZE. TERSİNE ÇOĞU KEZ ZALİMDİR. HER ZAMAN AYNI FIRSATLARI SUNMAZ
TOYLUK ZAMANLARI ÖDETİR, HOYRATÇA KULLANDIĞIMIZ ARKADAŞLIKLARIN,ESKİTMEDEN YIPRATTIĞIMIZ DOSTLUKLARIN, SAVURGANCA HARCADIĞIMIZ ARKADASLIKLARIN HAZİN HATIRASIYLA YAPAYANLIZ KALIRIZ BİR GÜN...
BİR AKŞAM ÜSTÜ YANIMIZDA KİMSECİKLER OLMAZ; YA DA OLMASI GEREKENLER YANIMIZDAKİLER DEĞİLDİR...
MURATHAN MUNGAN
Gönderen ELÇİN zaman: Çarşamba, Aralık 03, 2008 7 yorum
Etiketler: hayat
KÜÇÜK ELİF ATATÜRK ÖLDÜ DİYE AĞLIYOR ...
Dün gece Beyaz Show da izledim küçük Elif i...onun o gözyaşlarına dayanamadım...içim parçalandı...
Ve bu dışarıdan ülkeyi seviyorum görünen ama içinden bu ülkenin kötüye gitmesi için her şeyi yapmaya hazır ikiyüzlü insanların yüzlerce kez izlemesi gereken bir video !
Lütfen izleyin
http://videogaleri.hurriyet.com.tr/Video.aspx?s=5&vid=2940
.
Gönderen ELÇİN zaman: Cumartesi, Kasım 29, 2008 1 yorum
Etiketler: Atatürk
BEN DUANIN AYARINI FAZLA KAÇIRDIM :) MS
Bu sözü aniden çok hızlı kilo verip yatağa yapıştığım zaman söylemiştim...
Hani bazı insanlar vardır strese girdiklerinde iştahdan kesilirler bu durum bende tam tersiydi.Ne zaman canım sıkılsa kendimi yemeğe veriyordum.Sanki hırsımı yemekten çıkarıyordum.Ve her seferinde allahım ne olur bir gün bir şey olsun ve şu iştahım kesilsin diyordum...
Ve gerçekten bir sabah uyandığımda çok şiddetli mide bulantısı ve iştah kaybı ile uyandım.Asla ağzıma bir şey koyamıyordum yemekler bana pis geliyordu .Bu benim için imkansız bir durumdu eğer ben yemekleri pis görüyorsam gerçekten hastayım demektir :)
dedimki allahım tamam iştahım kesilsin dedim ama bu kadarını demedim .yok ben bu dua işini beceremiyorum bir ayarım yok yahu :)
İlk hafta 6 kilo 2. hafta 8 kilo verdim .Ne yapacağımı bilemedim.Hemen dr a gittim.
40 a yakın kan tahlilleri mr lar ultrason kolonoskopi endoskopi ama sonuç yok ...sebebini bulamıyorlar.dr uma da sinir geldi elçin yapmadığımız şey kalmadı ama bu kadar şiddetli mide bulantısına sebep olacak bir şey çıkmadı...
Dr um dahiliyeci.Ve işinde gerçekten çok iyi.Hiç bir şeyi asla şansa bırakmıyor.elçin seni birde gastrolog görsün dedi.Gittim.Sonuçlarıma baktı ve dediki bu son yıllarda 30 lu yaş gurubundaki bayanlarda bunu çok sık görmeye başladık.Sebepsiz iştah ve kilo kaybı mide bulantısı belirtileri temel şikayetler.Nedeni stres.Ve bunun tedavisi psikiyatrist dedi.
Ama ben gitmedim.İhmal ettim.Ama mide bulantısı beni mahfetti.aradan bir süre geçti çalışmaya başladım.İş yerinde çok stresli bir ortam vardı.Bir gün benim görmem bulanıklaştı herhalde tansiyonum çıktı diye düşündüm.Aradan 2 gün geçti telefonla konuşurken aniden sağ kolumu hissetmedim uyuşma ve güç kaybı oldu .Ben felç geçiyorum sandım...
hemen acil dr a gittim.dr beyin mr ı istedi.çektirdim.mr için randevu alırken dr un yazdığı istem kağıdına bakarken şok oldum.dr şüpelendiği rahatsızlığı yazmış ama bana söylememiş...
dr bende MS hastalığından şüpelenmiş.mr sonucunu almaya gittim ama sonucu beklediğim 2 gün berbat geçti.kimseye hiç bir şey demedim.aileme söylemedim hiç bir şey netleşmeden.sadece 3 dostum biliyordu.ve mr sonucunu almaya giderken de kimseyi yanımda istemedim tek başıma ben hallederim diye.Ben her şeyi kendim halletmeye çalışırım her zaman kimseye zahmet vermek istemem
sonucu aldım ve okumaya başladım.korktuğum başıma geldi.beyinde ufak bir leke var diyordu sonuç.ama bir önceki yazımda belirttiğim üzre olayları kafamda büyütüp yumak haline getirme konusunda kendimi tek geçtiğim için tüm felaket senaryolarını 2 dk içinde üretmeyi başardım :)
deli gibi ağlamaya başladım.kendimi kontrol edemiyordum.hemen dr un yanına gittim sonucu göstermek için .kapıda dr u beklerken hala kontrol edemiyordum gözyaşlarımı.sırada bekleyen bir teyze kızım ne olur bu kadar ağlama bak sen daha çok gençsin neyin varsa mutlaka düzelir.bak ben yaşlıyım bu saatten sonra bana bir şey olsa ne olacakki.hadi sen benden önce gir kıyamam gözyaşlarına dedi.
bu sefer o teyzeyede üzülmeye başladım.teşekkür ettim ve içeri girdim.sonucu dr un önüne koydum dr baktı ve ağzından boşuna tıp okumuş bu kadın dediğim cümleler döküldü .
gülerek bana dediki: aaa hay allah çıkmaz çıkmaz dedik ama çıktı !!!!!!!
ne demek çıkmaz çıkmaz demek ya ..sen nasıl bir hastaya ve karşında deli gibi ağlayan bir hastaya bu şekilde konuşursun..sinir etti beni...ve bana olmadık bir teklifte bulundu.bu sonucu başka bir görüntüleme merkezindeki dr lara da göstermek istiyormuş...yahu bu beyin ...başka bir şey değil...baktımki olacak gibi değil dedimki size saygı duyuyorum ama karşınızda duran beyin mr ı ve şüpelendiğiniz hastalık ms ! ve bu konuda zaman kaybı olamaz.sizden rica edicem bu konuda çok iyi uzman bir dr önermeniz...bana 2 isim verdi.ve Türkiye de bu konuda gerçekten çok iyi isimlermiş .bunu sonradan araştırdığımda da öğrendim
insan başına gelmeyince anlamıyor .çevremde ne kadar ms hastası varmış.ve başladım araştırmaya bu hastalık nedir diye .aşağıda bu hastalık ile ilgili merak ettiğiniz her şeyi bulabileceğiniz sitenin linki
http://www.ms-gateway.gen.tr/
Ve Türkiye de ms hastalığı konusunda çok iyi bir isim var .Prof.Dr.Aksel Siva
Kendisi cerrahpaşa da hoca ayrıca klinikde de çalışıyor .linki bu :
http://www.medicatr.com/
kendisinden randevu almak gerçekten çok zor ama allah bana çok yardımcı oldu.normalde 1 ay sonrasına randevu alabiliyorsunuz ama bir hasta randevusunu iptal edince ben hemen gittim...
Daha içeri girmenizden sizinle konuşurken muayne etmesinden çıkana kadar farkını ortaya koyan bir hoca .açıkçası nette araştırırken biraz kendisi hakkında çekincelerim vardı .biraz sert biri diye yazıyordu nette yorumlarda .ama tam tersi çok sıcak ilgili ve işine çok hakim bir dr buldum karşımda .ve benim için çok önemli olan sorduğum her soruya detaylı benim anlayabileceğim şekilde sabırlı bir şekilde cevap verdi.
ve sonuçta ben ms hastası değilmişim.
ben normalde güleryüzlü sıkıntımı dışarı belli etmeyen içime atan biriydim.ve aksel hoca bunun en büyük tehlike olduğunu söyledi.bir çok tahlil istedi.yaptırdım.kliniği karşıda olduğu için gidip gelmem zor olacaktı .sonuçları faxladım.akşam 6 oldu hala beni aramadı.dedimki herhalde yarın arar işleri yoğundu .
ama gece saat 9 da telefonum çaldı .aksel hoca karşımda.şaşırttı beni .gecenin o saati hala işinin başında ve beni arıyor.dahiliye dr umun teşhisine o da katıldı.
Benim vücudumda demir ve b12 bitmiş.ve bunların eksikliği vücutta çok ciddi sorun yaratırmış.Ve bunların eksikliğinden dolayı yaşadığım şikayetler ms hastalığının belirtilerine çok benziyor
ve ben bir sürü vitamin içmekten bu hale geldim yani akrep nalan nın anadolu yakası şubesi :)
Gönderen ELÇİN zaman: Çarşamba, Kasım 26, 2008 23 yorum
Etiketler: sağlık
RUHUNU TERBİYE ETMESİNİ ÖĞRENMELİSİN...
Bu annemin çok sevdiğim bir sözüdür ...ne kadar uydum ne kadarını başardım bilemiyorum
Ama çok kolay olmadığı kesin ...hele böyle bir düzende
Gönderen ELÇİN zaman: Cumartesi, Kasım 22, 2008 5 yorum
Etiketler: hayat
DEĞER VERDİĞİN İNSAN SENİN DEĞERİNİ BİLMİYORSA BIRAK KENDİ DEĞERİ İLE KALSIN...RUH HALİM , ISSIZ ADAM FİLM MÜZİKLERİ CD Sİ
Gönderen ELÇİN zaman: Cuma, Kasım 21, 2008 5 yorum
Etiketler: hayat
BENİM KADAR OLAYLARI OLMADIK YERDEN ANLAYIP KAFASINDA KURAN KAÇ KİŞİ VARDIR :)
Gönderen ELÇİN zaman: Çarşamba, Kasım 19, 2008 6 yorum
Etiketler: hayat
KARDA DONMAK ÜZERESİN ...UYKU TATLI GELİYOR...AMA SEN ÖLDÜĞÜNÜN FARKINDA DEĞİLSİN .
Gönderen ELÇİN zaman: Cumartesi, Kasım 15, 2008 2 yorum
Etiketler: Film
ISSIZ ADA(M)
Pazartesi günü uzun zamandır geçirmediğim kadar keyifli huzurlu bir gün geçirdim...önce her zaman caddeye gittiğim de uğradığım kızılkayalar :) güzel bir cafede kahve ve tatlı keyfi...biraz cadde de yürüyüş ve heyecanla beklediğim filmi görmek için sinema...ve bu keyifleri yaşarken benimle olan çok özel ve değerli bir dost
Issız Ada hakkında uzun uzun yazmayacağım.çünkü hani bazı anlar vardır ya söylemekle veya yazmakla olmaz yaşamak gerekir .işte öyle bir film...
mutlaka izlenmeli...Çağan Irmak farkını bir kez daha ortaya koymuş.
Ve filmde Alper in sahibi olduğu mekan çok hoşuma gitti .ve nette araştırdım mekan Beyoğlu Tünel Leblon ...
film bittikten sonra bir kaç dakika kendinize gelemiyorsunuz ...müzikler ..mekanlar ...ve sonu
gözlerinizden gelen yaşa engel olamıyorsunuz... Issız olan ada mı adam mı bunun kararını veremiyorsunuz !
her zaman söylediğim bir söz vardır arkadaşlarıma veya dostlarıma .ilk yeni bir şey yapacağı zaman insan şunu düşünmeli önce .yaşayacağım 2 - 3 saatlik zevk kaybedeceklerim uğruna değecek mi ! eğer bunun cevabını vicdanen verebiliyorsanız yapın .ama veremiyorsanız kendinize olan saygınızdan daha değerli hiç bir şey yok.
Gönderen ELÇİN zaman: Salı, Kasım 11, 2008 11 yorum
Etiketler: Film
BENİM GİBİ KENDİ RÜZGARINDAN BİLE HASTA OLABİLME YETENEĞİNE SAHİP KAÇ KİŞİ VAR !!!
Gönderen ELÇİN zaman: Pazar, Kasım 09, 2008 13 yorum
Etiketler: spor
SALSA KURSU , TOMBİŞLİK , SEKSÜÜÜLÜK :) , SPOR MERKEZİ , VE BENNN :)
Gönderen ELÇİN zaman: Salı, Kasım 04, 2008 17 yorum
Etiketler: spor
ÖĞRENDİK Kİ...
Gönderen ELÇİN zaman: Pazar, Kasım 02, 2008 0 yorum
Etiketler: hayat
DÜNÜNDEN DERS ALIP NE KADAR ÇABUK VEDALAŞIRSAN YARINLARINI O KADAR ÇABUK BULURSUN
Gönderen ELÇİN zaman: Cuma, Ekim 31, 2008 0 yorum
Etiketler: hayat
LÜTFEN 10 DK DÜŞÜNÜN ...
İçimden hiç bir şey yapmak gelmiyor...kahroldum ..içim acıdı.ama biliyorumki şehit olan o aslan gibi evlatların anneleri babaları kadar yüreğim acıyamaz...hani bazen vardır ya sözlerin tükendiği anlar ...işte öyle bir durum bu olay...söylenen hiç bir söz asla teselli etmez...
birde edin ailesinede çok üzüldüm...7 ay içinde bir aile yok oldu...bazen insan soruyor ..neden allahım ?...
her zaman dediğim bir şey var ...hayatta maddi anlamdaki kayıplarınızı ama 3 ay sonra ama 6 ay sonra yerine koyarsınız ama manevi anlamdaki hiç bir kayıp asla yerine konmuyor !
bir anda yok olan hayatlar ...
işte o yüzden lütfen sevdiklerinize daha çok sarılın ...açın telefon defterinizi...uzun zamandır aramadığınız sevdiklerinizi arkadaşlarınızı arayın...zamanım yok işim var bahanesini lütfen bir kenara bırakın...
30 saniyenin önüne bir tek ölüm geçer ! onlar için aradığınızı merak ettiğinizi önem verdiğinizi lütfen hissettirin ...
NE KAYBEDERSİNİZ TEK TELEFONLA ? HADİ...
Can Dündar ın olup olmadığı tartışmalı bir yazı var .çok hoşuma gider ...anlayan için çok şey ifade ediyor bence ...
CENAZE
Hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı... Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde... Deniyordu ki;
"Arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"...
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım... Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum... Ama "kendi ölümümüzü ve cenazemizi" düşünmemiz tavsiye ediliyordu... Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an... Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim... Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız... Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın... O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün... Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin... Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın... Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz... Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi... Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini... Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin... Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım... Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine... Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini... Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı... Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu... Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu perperişan... Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla... Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını... Kardeşlerim, akrabalarım "çok erken gitti, doyamadı oğluna..." diyordu acıyan ses tonlarıyla... Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı... Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur...?" diyordu... Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.." demek istedim hayal olduğunu unutup... Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın... Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide... Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar... Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim... Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...
Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum... Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum... Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik... Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline... Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı... Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında... Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde... İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak... Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım... Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin... Diğerlerine geçmiyorum... Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre "diğerlerine" artık sizlerde dahilsiniz... Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor "ölmüş" diye... Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız... Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi... Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini göstermekti... Benim de öyle... Lafı çok uzattım farkındayım...
Ama hayat dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı...
Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM... Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"... Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim... Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti...
Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı... İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı... Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence... Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim... Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki... Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...
LÜTFEN ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN, DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah'tan başka bilen yok... İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin... Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin... Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın... Biraz Hıncal abi tarzı olacak ama, sevginizi ve verdiğiniz değeri haykırın onlara iş işten geçmeden...
Ve en önemlisi;
VERDİĞİ -VERMEDİĞİ, ALDIĞI - ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A...
CAN DÜNDAR
Gönderen ELÇİN zaman: Pazartesi, Ekim 06, 2008 0 yorum
Etiketler: Ölüm
ALLAHTAN KADINIZ DEDİRTEN 100 NEDEN :)
1.Sigaradan sararmis biyiklarimiz yok…2. Arabamızın yolda patlayan lastigini degistirmeyi bilmesek de olur.3. ‘Ya kalkmazsa? ‘4. ‘Ya inerse? ‘.. sizin de isiniz zor valla yaaa…5. Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadarrahattir.6. Kisiligimiz kullandigimiz arabanin beygir gücü ile dogruorantili olarak degismiyor.7. Tuvalette sadece tavana degil, sagimiza solumuza herhangi bir ölçme-biçme endisesi duymaksizin bakinabiliriz.8. ‘Gerçek mi, rol mü yapiyor? ‘9. ‘Damsiz Girilmez’ bize bir sey ifade etmiyor…10. Kirmizi isikta yanimizdaki arabanin bizden önce çikmasi ya da bir aracin bizi sollamasi hiçbir sey demek degildir.11. Istedigimiz her yerde ve her kosulda ağlayabiliriz.12. Bedensel hareketlerimiz vücudumuzdaki olasi kaslaribelirginlestirecek diye bir zorunlulugumuz yok…13. Vücudumuzda kas olacak diye bir zorunlulugumuz da yok hatta..14. Kas gücü gerektirecek isleri zevkle yapacak birileri her zaman vardir…15. Dügme, sökük vs. dikmek özel bir beceri gerektirmiyor.16. Dünya yerle bir olsa önce kadinlar ve çocuklar!17. ‘Yoktan var edilen’ yapay bedenlerimize tapinacak bir karsi cins varken, kozmetik ürünleri ve estetik cerrahinin olanaklarindan sonuna kadar yararlaniyoruz…18. Asik oluyoruz… korkmadan.19. Biraz göbek sevimli mi durur? .. hadi ordan! ! siz hiç ‘kalçalarimdaki yaglar beni çekici gösteriyor’ diyen bir kadin gördünüz mü? Asla dis görünüsümüzle ilgili yalan telkinlerle kendimizi kandirmaya çalismayiz.. Rejim gerekiyorsa rejim… alla alla…20. Tecavüze ugradigimizda cinsel tercihimizi degistirmek zorunda degiliz…21. Duygusal saçmaliklar adina kredi sahibiyiz… çiçek ve çikolata istiyoruz….22. Evde, banyoda, kil- tüy dökmeyiz…23. Dokundugumuz bedenin herhangi bir kismindan silikonlar fiskirma korkusu duymayiz… genelde tabi!24. Sünnet olmayız25. Meslek grubunda ‘ev kadini’ diye kebap bir seçenek var… 26. Birinden hoslansak da ‘ilk adim atma kabusu’ndan muafiz…27. Evet, gelinlik 200.- $, smokin ise 100.-$.. ve her ikisini desevgili damat ödüyor…28. ‘3 dubleden sonra fecii sarhos olurum’ diyebiliriz rahatlikla…29. ‘Çirkin’ kadin yoktur.30. 50 yasindan önce hiçbir erkege seks için para ödemek zorunda degiliz.31. 31 sayisi da sadece digerleri gibi bir sayi…32. Kisa boy mu? E topuklu ayakkabilar ne güne duruyor ki?33. Yasimiz ne olursa olsun bir uçan balon tasiyabilir, pamukhelva ve elma sekeri de yiyebiliriz.34. Her sabah tras olmak zorunda degiliz.35. Bir gece hos bir rüya görsek ertesi sabah pijamamizi kirliyeatmamiz gerekmez.36. Genellikle istedigimizi almamiz için söylememiz yeterlidir….37. Bazen istemedigimizi söyleyerek de aliriz.38. Blue-jean’lerimizin muhtelif kisimlari diger taraflarina göredengesiz biçimde beyazlamaz… ya da sararmaz…39. Kizdigimizda birbirimizin anneleri, kizkardesleri, ebeleri,dayilari ya da sülalesine dair cinsel taleplerimiz olmaz…40. Ayakta kalmak(?) için 1,5 kaymakli künefe yememiz gerekmiyor…41. Bebeklik albümlerimiz sirtüstü çirilçiplak resimlerimizle doludegil…42. ‘Hadi amcalara göster..’ seklinde rezil bir çocukluk animiz da hiç olmayacak…43. Uçan tekmelerle birbirimizin agzini yüzünü kirdigimiz sporlaryapmiyoruz…44. Fiziksel güç iddiamiz yok ama grip olunca da ölümcül birhastaliga yakalanmis gibi iptal olmuyoruz…45. Silah… hiç iki kizin silahla oynarken birbirini vurdugunu duydunuz mu?46. Horlamiyoruz….47. Az bildigimiz bir seyi çok anlatabiliriz.48. Birbirimize, beklenmedik yikici sonuçlar dogurabilecek, eseksakalari yapma adetimiz yoktur.49. Canimizin çektigi yemegi pisirir, kötü de olsa herkese yedirebiliriz.50. Kerizi parasindan ayirmada Allah vergisi bir yetenegimiz vardir.51. Sigaramizi yakacak birileri hep vardir…52. Evde bozulan bir aleti, onarmaya çalisip bir dahakullanilamayacak hale getirmek yerine tamirci çagirmak rasyonalitesine sahibiz53. Tükürmeyiz…54. Giysilerimizden o gün ögle yemeginde ne yedigimiz anlasilmaz.55. Harika alyansimiz asla killarin arasinda kaybolmaz.56. Estetik sanatlarin %90′i kadindan esinlenmistir.57. Ayaklarimiz kokmuyor.58. ‘Erkek sözü’ gibi ikna etmeye yönelik sifatlar yaratmadikhiç…Yoksa verilen sözlerin tutulmamasi gibi bir sorun mu var?59. Övgü ve komplimanlar sadece ruhumuzu oksar geçer, iknaetmeye yetmez… ya gururu oksanan bir erkek neyi reddeder ki? 60. Çapkinliklarimizin ardindan giysilerimizde, biz istemedikçe(mesela Monica L. istemisti!) , deliller (ruj lekesi, sari saç teli vs.)bulunmasi ihtimali yok…61. Toplum içinde organ düzeltme stresi..62. Cep telefonumuzun sesi popomuzdan gelmez.63. En sevmedigimiz insanlara bile, öyle gerekiyorsa eger, yeterince dayanabiliriz.64. Sevisirken sirtimiz yere gelse de bu kazananin karsi tarafoldugu anlamina gelmez.65. ‘Anneme gidiyorum’ diyerek kapiyi çarpmak bize yakisanbir ayricalik…66. Saçimizi boyayabiliriz… 20 yasinda bile…67. Çiglik atabiliyoruz… sevinince, üzülünce, korkunca…68. Aradigimiz adresi, kaybolmadan önce sormayi düsünebiliyoruz…69. Uzaga iseme, uzaga tükürme, yüksek sesle gegirme vb. karizma krikolarimiz yok….70. Askere gitmiyoruz..71. Annelik duygusu… apayridir…72. Sevgilimize, agabey ya da babamiza ait gömlek, kazak,mont, T-shirt’leri giyebiliyoruz.73. Bale, dans, ritmik jimnastik, buz pateni vb. ugraslar edinmemiz cinsel tercihimiz hakkinda tartisma yaratmaz….74. Hayatimizin hiçbir döneminde kravat takmak zorundadegiliz…75. Mücevherler bizim…76. Yagmurda semsiyesiz kalmayiz.77. Belli dönemlerimiz, cinayet bile islesek hafifleticineden kabul edilir.78. ‘Bosanmak istersek’ tek celsede bosaniriz.79. ‘Bosanmak istemezsek’ zengin bir dul oluruz.80. Bir gün önce çikardigimiz çoraplarimizi evin alti üstüne gelmeden, üstelik de kimselere sormadan bulabiliyoruz.81. Kol saatimizin ayni zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olmasi gerekmiyor. 82. Playboy Late Night, kirmizi nokta, Tutti Frutti vb. yüzündenuykusuz geceler geçirmiyoruz.83. Özel günleri parmagimiza kirmizi iplik baglamadan da hatirlayabiliyoruz..84. ‘Kaaaave..’ye gitmiyoruz.85. Trafik polisinin alkol vs. çevirmelerinden muafiz…86. Istemezsek hesap ödemeyebiliriz.87. Yürürken ceplerimizden bozuk para, anahtar, çakmak vs.sesleri gelmez…88. Gece eve birakiliriz…89. Bulasik makinesi karmasik bir dünyadisi mekanizmadegildir…90. Geceyarisi yataktan sivisip, buzdolabinin isiginda zeytinyaglidolma, börek ve ‘hain köfte’ yemiyoruz…91. Ortaliktaki alakasiz her türlü nesne ve sözcükten cinsel çagrisimlar çikarip günün 14 saatini seks düsünerek geçirmeyiz…92. Kel olmuyoruz…93. Toplu tasima araçlarinda nadiren ayakta kaliriz.94. Futbol mu? Bizim tuttugumuz takim genelde kaybetmez…95. Her basarili erkegin arkasinda bir kadin vardir…96. Berberde kimse yüzümüzü 800 kolonya ile ovusturarakgözlerimizi yuvalarindan ugratmiyor.97. Bizim berberlerin koltuga yaslanmasi ya da üzerimize abanmasi da gerekmiyor…98. Para cüzdanimiz bir süre sonra kavisli yuvarlak hatli birsekil almiyor.99. Pantolon almaya çikip eve uçak maketi, uzaktan kumandali araba, mini langirt masasi vb. emtia ile dönmüyoruz.100. Eh… bir de Brad Pitt hak ettik artik :)
Gönderen ELÇİN zaman: Cuma, Eylül 26, 2008 0 yorum
Etiketler: yaşam
ERKEKLER İÇİN HAYAT KURTARAN YENİ EMNİYET KEMERİ :)
Gönderen ELÇİN zaman: Çarşamba, Eylül 17, 2008 16 yorum
HER ŞEYDEN ...
Gönderen ELÇİN zaman: Pazar, Eylül 14, 2008 0 yorum
Etiketler: yaşam